16 Ekim 2018 Salı

Sigmund Freud Kimdir ?


Sigmund Freud’un hayatı

Sigmund Freud, 1856’da Moravya’da doğdu. 1860’da ailesi Viyana’ya taşındı ve Freud ömrünün geri kalanını burada geçirdi. Freud’un önemli bir insan olma hırsı, erken yaşlarda kendini belli etti. Viyana Üniversitesi tıp fakültesinde okurken, önemli bir keşif yapıp ismini duyurmaya kararlıydı. Araştırmalarına, hocasının tıp laboratuarında çalışırken başladı. Ancak beklediği bilimsel keşifler bir türlü gerçekleşmiyordu ve cesareti kırılmaya başlamıştı. Aynı zamanda Martha Bernays’a aşık olmuş ve evlenip karısını rahatça yaşatmak için bir an önce para kazanması gerekiyordu.
Bernays ile dört yıl süren nişanlılık süresinden sonra, 1886’da evlendiler. Freud nişanlılık döneminde Paris’te Jean-Martin Charcot’un hipnozla ilgili çalışmalarını gözlemlemek üzere bir araştırma bursu kazandı. Yine bu dönemde, bilinçaltının gücü üzerine görüşlerini geliştirmeye başladı. Joseph Breuer’le olan çalışması, hastaları üzerine yaptığı gözlemler ve kendi iç dünyasını incelemesi, nihayet 1900 yılında “Rüyaların Yorumlanması” başlıklı kitabının çıkmasını sağladı.
Freud’un anne ve babasıyla olan ilişki dikkatle incelenmiştir. Babasının önceki evliliğinden birkaç çocuğu olmasına rağmen, Freud annesinin ilk çocuğu ve göz bebeğiydi. Freud doğduğunda annesi 21 yaşındaydı. Buna karşın, Freud’un babasıyla olan ilişkisi oldukça mesafeli, hatta bazen düşmancaydı. Freud babasının ölümünden yıllar sonra, onunla olan ilişkisine dair duyduğu suçluluk duygularıyla başa çıkmaya çalıştığını aktarmıştır.
Freud’un geliştirdiği Ödip kompleksi tanımının kendi anne babasına karşı duyduğu duyguların bir yansıması olduğunu söylemek mümkündür. Freud yazılarında sık sık bu biçimde yorumlanabilecek imalarda bulunur. Freud, klinik sezgilerinin doğruluğunu sınamak için çoğu zaman iç gözlemler yapmış ve her akşam yarım saat kendini çözmeye ayırdığını söylemiştir.
Freud uzun süren, mutlu bir evlilik yaptı. Bu evlilikten altı çocuğu oldu. En küçük çocuğu olan Anna, babasının kalbinde özel bir yere sahipti. Anna babasının yolundan gitti ve psikanalitik harekette babasının liderliğini devralarak bu alanda saygıdeğer bir kuramcı oldu. Freud, Anna’nın psikanalizini kendisi yaparken Ödip olasılıklarıyla dolu ilginç bir durum yaratmıştır. Nazi yönetimindeki Almanya, 1938 yılında Avusturya’yı işgal ettiğinde Freud ve ailesi Londra’ya gitmek zorunda kaldı. Bir yıl sonra Freud 23 Eylül 1939’da, 83 yaşında Londra’da yakalandığı kanserden hayatını kaybetti.

Sigmund Freud’un kuramı

Sigmund Freud’un Psikoseksüel Kişilik Gelişimi Kuramı
Freud, Psikoseksüel Gelişim Kuramı’nda kişilik gelişimini beş döneme ayırarak ele almaktadır. Buna göre:
  1. Oral Dönem (0 – 18 ay/ 1,5 yaş)
  2. Anal Dönem (1,5 – 3 yaş)
  3. Fallik Dönem (3 – 5/6 yaş)
  4. Gizil (Latens) Dönem (6 – 12 yaş)
  5. Genital (Ergenlik) Dönem (12 – 18 yaş)
Freud, doğumu izleyen ilk üç dönemin izlerinin bireyin kişilik özellikleri üzerinde belirleyici ve bu nedenle de önemli olduğunu ifade etmiştir.
Freud’a göre her gelişim dönemine ait karmaşalar çözümlenmeli ve her döneme özgü teme ihtiyaçlar doyurulmalıdır. İhtiyaçları karşılanmayan, engellenen birey ileri yaşlarında normal olmayan davranış biçimleri sergileyebilir. Freud ayrıca erken çocukluk yıllarında ebeveyn-çocuk ilişkilerinin kişilik gelişimi üzerinde bir etkisi olduğunu, özellikle ilk beş yılda sıcak, sevecen, hoşgörülü ve izin verici yaklaşımın kişilik gelişimine önemli katkılar sağlayacağını öne sürmüştür.
Oral Dönem (0 – 18 ay/ 1,5 yaş)
  • Haz bölgesi ağızdır. Emme, çiğneme ve ısırma gibi eylemler başlıca zevk kaynaklarıdır.
  • Bu dönemi başarılı bir şekilde atlatan bireyin diğer insanlara verebilme, onlardan alabilme ve temel güven duygusu gibi olumlu kazanımları olur.
  • Bebeklik döneminde bebeklerin gerilimlerini azaltan bu tür eylemlerin kısıtlanması (memeden erken kesme) ya da aşırı karşılanması (aşırı emzirme) bebeğin bu gereksinimlerini gerektiği gibi doyuramamasına neden olur. Bunun sonucunda da güvensizlik, gerginlik, pasif, aşırı yeme, sigara-alkol bağımlılığı, tırnak yeme gibi davranışlar ortaya çıkar.
Anal Dönem (1,5 – 3 yaş)
  • Haz bölgesi anüs ve anüs ile ilgili eylemler başlıca zevk kaynaklarıdır. Kasları olgunlaşan bebek dışkının tutulması ve boşaltılması işlevini kontrollü yapar ve bundan zevk alır.
  • Bu dönemde tuvalet eğitimi çok önemlidir. Tuvalet eğitimi barışçıl çözülmelidir. Katı ve zamansız bir tuvalet eğitimi yerine çocuğun hazır olmasını beklemek gerekir.
  • Aksi takdirde çocuk hazır olmadığı şeyleri bekleyen ebeveyne öfkelenir ve her yere dışkısını yaparak protesto eder. Bu tip bir durumda bebek ileride savurgan, eziyet eden, yıkıcı, öfke nöbetleri geçiren, pasaklı, dağınık ve inatçı biri haline gelir. Ya da bebek baskı ve cezadan kaçmak ve onay almak için dışkıyı bağırsaklarında tutar. Bu tip durumda ise bebek ileride duyguları saklayan, aşırı düzenli, cimri, koleksiyoncu ve katı görüşlü biri haline gelir.
  • Bu dönemi başarıyla atlatan bebek ise ileride yaratıcı, üretici, özerk, girişimci biri olur.
Fallik Dönem (3 – 5/6 yaş)
  • Fallik dönemde zevk kaynağı cinsel organdır. Aynı zamanda çocuğun kendi bedenini tanıdığı ve cinsel kimliğini fark ettiği dönemdir.
  • Bu dönemde erkek çocuklarda Oedipus, kız çocuklarda Elektra karmaşası/ kompleksi yaşanır ve bunun başarı ile atlatılması gerekir. Oedipus ve Elektra karmaşası çocuğun karşı cinsten ebeveyne duyduğu yakınlık ve bu yakınlıktan dolayı aynı cins ebeveyni (yani kız ise annesi, erkek ise babası) tarafından cezalandırılacağı korkusudur.
  • Çocuk ahlaki değerleri fallik dönemde kazanmaya başlar. Bu nedenle cinsellikle ilgili katı bir tutum takınılmamalıdır. Ayıplama, suçlama ve cezalandırma gibi yollara başvurulmamalıdır.
  • Bu dönemi başarı ile atlatan çocuk cinsel kimliğini kazanacak ve cinsiyet rollerini öğrenmeye başlayacaktır.
  • Atlatamayan çocuk ise yoğun suçluluk duyguları, cinsel uyumsuzluklar yaşayan, aşırı kıskanç biri haline gelecektir.
Gizil (Latens) Dönem (6 – 12 yaş)
  • Önceki dönemleri başarı ile atlatan çocuk bu dönemde cinsel rolünü edinmiş, egosunun denetim altına almış ve kişilik gelişimini tamamlamaya yönelmiştir. Yani bu dönem önceki dönemlerde kazanılan özelliklerin pekiştirildiği dönemdir.
  • Cinsellik örtülüdür. Yani çocuk cinsellik üzerinde durmaz. Hemcinsleri ile oynar ve karşı cinsten hoşlanmaz.
  • Dürtülerinin kontrolünü öğrenir.
  • Artık ilgisi sosyal ve entelektüel beceriler edinme üzerinde yoğunlaşmıştır.
  • Kendi cinsi ile ilgili toplumsal rolleri öğrenmeye başlar.
  • Akranları, öğretmeni ve önemli gördüğü kişilerle özdeşim kurar.
  • Bu dönemi başarılı biçimde atlatan çocuk çalışkan, girişimci, dışa dönük, güvenli biri haline gelir. Atlatmayan çocuk ise içe dönük, güvensiz, aşağılık duygusu yaşayan biri haline gelebilir.
  • Gizil dönem ergenlik fırtınası öncesi durgunluk dönemi olarak nitelenebilir.
Genital (Ergenlik) Dönem (12 – 18 yaş)
  • Genital Dönem’de cinsel dürtülerde artma görülür.
  • Cinsel ilgi kendi bedeni ve ailesi dışındaki bireylere yönelir. Karşı cinse yakınlaşır.
  • Bu dönem sonunda birey cinsel olgunluğa erişir. Kimliğini oluşturmuştur.
  • Cinsellik dışında arkadaşlık, meslek edinme, evlilik gibi konulara ilgi duyar.
  • Freud’a göre aile ile ilgili çözümlenmemiş çatışmalara genital dönemde yeniden gündeme gelebilir ve bu dönemde çözülmesi gerekir. Çözülmez ise birey olgun bir sevgi ilişkisine girerek yetişkin gibi bağımsız davranışlar sergilemekte güçlük yaşar.
  • Genital dönem başarı ile atlatılırsa birey kimliğini oluşturur ve üretken, mutlu, anlamlı ilişkiler geliştirebilen biri haline gelir.
  • Atlatılamaz ise birey aşırı bağımlı ya da aşırı bağımsız davranışlar sergileyen biri haline gelir.
Sigmund Freud’un psikoanalitik kuramı
Sigmund Freud psikoanalitik kuramın kurucusudur. Kendisi Avusturya’da tıp eğitimi görmüş, özellikle nöroloji alanında uzmanlık çalışması yapmıştır. Psikoanalitik yaklaşım her bireyin kendi geçmişini inceleyen”vaka çalışmaları” yöntemini kullanır. Freud’un getirmiş olduğu kavramlar geniş biçimde tartışılmış ve zamanla psikoloji biliminin değişik alanlarını etkilemiştir.
Freud’a göre insanoğlunun doğuştan getirdiği iki temel kuvvetli eğilim vardır:cinsellik ve saldırganlık. Bu iki temel eğilim insanoğlunun bir toplum içinde uyumlu yaşamasını zorlaştırdığından, cinsellik ve saldırganlık davranışları, ana-baba, öğretmen gibi çocuğun sosyalleşmesinde önemli rol oynayan kişilerce çocukluktan itibaren sürekli baskı altında tutulur ve cezalandırılır. ”kardeşine vurma”, ”Yapma! Ayıp!”, ”çek elini orandan terbiyesiz! “, ”Oranı buranı gösterme yabancılara, utanmaz!” gibi ifadeler toplumun cezalandırıcı tutumunu temsil eder.
Freud ‘a göre toplum tarafından hoş karşılanmayan cinsellik ve saldırganlık duyguları bilinçaltına itilirler,çünkü bu tür düşünce ve istekleri sürekli bilinçte tutmak bireyde rahatsızlık yaratır. Bilinçaltına itilmiş arzuların farkında olmayız, ancak onlar bizim davranışlarımızı etkilemeye devam ederler. Psikoanalitik yaklaşım dil sürçmesi, unutmalar, hatalar ve buna benzer davranışları bilinçaltındaki isteklerin ifadesi olarak kabul eder. Psikoanalitik kuramlar, özel kişiliği-davranışı yönlendiren bilinçdışı güdüleri inceler Psikoanalitik kuram kişiliğin nasıl geliştiği ile de ilgilenir.
Freud’un, 50 yıl boyunca duygu heyecan bozukluğu olan kişilerin tedavisi sırasında biçim verdiği kuramlar, 24 cildi bulmaktadır. Freud, insan aklını bir aysberge benzetmiştir. Suyun üzerinde yer alan ufak kısım bilinçli yaşantıyı; su altındaki çok daha büyük kısımsa bilinç dışını düşüncelerimizi ve davranışlarımızı etkileyen etkiler, tutkular ve erişilmez anılar deposu temsil eder.
Freud’a göre kişilik üç ana sistemden oluşur: İd-ego-süperego her sistemin kendi işlevleri vardır, ancak üçü etkileşimde bulunarak davranışı yönetirler.
İd: İd, yeni doğan çocukta olan kişiliğin en ilkel kısmıdır; daha sonra ego ve süperego idden gelişir. İd, temel biyolojik itkilerden (dürtülerden) oluşur: yeme, içme, artıkları atma acıdan kaçma ve cinsel haz elde etme ihtiyaçları. Freud, saldırganlığın da temel bir biyolojik dürtü olduğunu söylüyor.
Ego: Küçük çocuk gerçekliğin taleplerini dikkate almayı öğrendikçe, kişiliğin yeni kısmı olan ego gelişir. Ego gerçeklik ilkesine itaat eder. Uygun çevresel koşullar bulanana dek itkilerin tatmini geciktirilmelidir. Örneğin, ego gerçek dünyayı göz önünde bulundurarak koşullar uygun olana dek cinsel itkilerin tatminini geciktirir. Ego, idin talepleri, dünya gerçekliği ve süper egonun talepleri arasında aracılık yapar .
Süperego: Kişiliğin üçüncü kısmı olan süperego, çocuğa anne-baba ve başkaları tarafından öğretildiği şekliyle toplumun ahlak kuralları ve değerlerinin içselleştirilmiş temsilidir. Temel olarak bireyin vicdanıdır. Süperego bir hareketin doğru mu yanlış mı olduğuna karar verir. İd haz arar, ego gerçekliği test eder, süperego ise mükemmeliyeti arar.
Sigmund Freud’un kronolojisi
  • 1856 6 Mayıs tarihinde Moravia, Freiberg’de doğdu.
  • 1859 Freiberg’den Leipzig’e taşındı.
  • 1860 Ailesi Viyana’ya yerleşti.
  • 1865 Gymnasium’a (ortaokul) girdi.
  • 1873 Bir konferansta duyduğu “On Nature” (Goethe’ye ithaf edilen) isimli denemenin etkisi ile Hukuk fakültesini terk edip Viyana Üniversitesine tıp öğrencisi olarak girdi.
  • 1876~82 Viyana’da Fizyoloji Enstitüsünde Brücke’nin yanında çalıştı.
  • 1877 Anatomi ve fizyoloji üzerine makaleler yazmaya başladı.
  • 1881 Tıp doktoru olarak mezun oldu.
  • 1882 Martha Bernays ile nişanlandı.
  • 1882~85 Viyana Genel Hastanesinde çalıştı, beyin anatomisi üzerinde yoğunlaştı.
  • 1884~87 Kokainin klinik kullanımı üzerine araştırmalar yaptı.
  • 1885~86 Salpêtrière, Paris’te Charcot’un yanında çalıştı. Charcot’un histeri ve hipnozun kullanımı hakkındaki izlenimlerinden yararlandı.
  • 1886 Martha Bernays’la evlendi ve Viyana’da sinir hastalıkları üzerine özel muayenehane açtı.
  • 1886~93 Viyana’da Kassowitz Enstitüsünde nöroloji üzerine, özellikle çocuklardaki beyin felçleri üzerine sürekli çalışma yaptı ve pek çok çalışması yayınlandı.
  • 1887 Uygulamalarında hipnotik telkini kullanmaya başladı.ilk kez baba oldu ve en büyük kızı Mathilde doğdu.
  • 1889 Telkin tekniğini incelemek üzere, Nancy’de Bernheim’ı ziyaret etti. Aynı yıl en büyük oğlu Martin doğdu.
  • 1891 Afazi üzerine monografi yaptı. Bir yıl sonra küçük oğlu Ernst doğdu.
  • 1893~98 Histeri, obsesyonlar ve anksiyete üzerine araştırma ve kısa makaleler yazdı.
  • 1895 Breuer ile birlikte, “Histeri Üzerine Çalışmalar”; olgu öyküleri ve Freud’un kendi tekniğini tanımlayan çalışmalarını yayınladı.
  • 1896 “Ruh çözümleme” (psikanaliz) teriminin ortaya çıkış tarihi ve aynı zamanda babasının (80 yaşında) ölüm yılıdır.
  • 1897 Freud’un öz-çözümlemesi; yaralanma kuramının terk edilmesine ve çocuksu cinsellik ve Oe***pus karmaşasının benimsenmesine yol açtı.
  • 1899 Pek çok rüyayı ve kendi rüyalarını çözümlediği “Düşlerin Yorumu” adlı kitabı yayınlandı. Rüyalar için Freud : “Bilinçdışına giden kral yolu.” yorumunu yaptı.
  • 1901 “Günlük Yaşamın Psikopatolojisi” adlı kitabın yayın tarihi.
  • 1905 Professor Extraordinarius olarak atandı. Üç yıl sonra “Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme” isimli çalışmasıyla; İnsanoğlunda, cinsel içgüdünün gelişiminin, bebeklikten erişkinliğe dek ilk kez izlenişini anlattı.
  • 1906 İsveçli psikanaliz taraftarı Carl Gustav Jung ruh çözümlemeye katıldı.
  • 1908 Salzburg’da Ruh çözümleyicilerin ilk uluslar arası toplantısı yapıldı.
  • 1909 Freud ve Jung konferans vermek üzere A.B.D.ye gittiler.
  • 1910 “Narsisizm” kuramı ortaya çıkarıldı.
  • 1912~13 “Totem ve Tabu”yu yayınladı. Jung’ın toplumdaki akraba evliliklerine olan yasağı inceleyen tezine destek mahiyetindeydi.
  • 1914 Birinci dünya savaşı başladı.
  • 1915~17 “Giriş Konferansları” yapıldı.
  • 1919 Narsisizm kuramının savaş nevrozlarına uygulanması yılı oldu.
  • 1920 İkinci kızı Sophie’nın ölüm yılı. “Haz İlkesinin ötesinde”; “yineleme takıntısı” ve “ölüm iç güdüsü” kuramını ilk kez açık olarak tanıttı.
  • 1921 “Grup psikolojisi ve Ego analizi” yayınlandı.
  • 1923 “Ego ve id” egonun sistematik bir çözümsel incelenmesinin başlangıcı oldu. Freud’a kanser teşhisi konuldu.
  • 1926 “Ketvurmalar, Belirtiler ve Anksiyete”. Anksiyete sorunu üzerine görüşler sundu.
  • 1927 “Bir yanılsamanın geleceği”. Bir din tartışması.
  • 1930 “Uygarlığın Huzursuzluğu ”nu yayınladı. Bu, Freud’un yıkıcı içgüdüler üzerine ilk kapsamlı çalışmasını içerdi.
  • 1933 Freud’un kitapları Berlin’de halk önünde Naziler tarafından yakıldı.
  • 1936 Freud’un doğumunun 80. yıl dönümü. İngiliz kraliyet ailesi tarafından İngiltere’de onurlandırıldı.
  • 1938 “Ruh çözümlemenin Bir Taslağı”, Ruh çözümlemenin son, bitmemiş ama köklü bir tanımı idi.
  • 1939 23 Eylül’de Londra’da, 1923’ten beri boğuştuğu kansere yenik düştü.

Sigmund Freud’un eserleri

  • Günlük Yaşamın Psikopatalojisi
  • Düşlerin Yorumu
  • Psikanaliz Üzerine Beş Ders
  • Musa ve Tek Tanrıcılık
  • Narsizmin İncelemesine Giriş
  • Tutukluk, Semtom ve Korku, 1926
  • Haz İlkesinin Ötesinde Ben veİd
  • Olgu öyküleri
  • Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme, 1905
  • Nükte ve Bilinçdışı’yla İlişki, 1905
  • Psikanalizin Tarihçesi, 1914
  • Psikanalize Giriş Dersleri, 1917
  • Psikanaliz ve Uygulama,
  • Totem ve Tabu
  • Bir Yanılsamanın Geleceği, 1927
  • Kültür İçindeki Huzursuzluk, 1930
  • Uygarlığın Huzursuzluğu
  • Psikanaliz Üzerine,
  • Yaşamım ve Psikanaliz, 1925

Etiketler:

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa